3-31 Temmuz 2017 – DADDralli Karadeniz 2017
DADDralli Karadeniz yapıyoruz şuanda 15 tekne kadarız. 3 Temmuz da Viaport Marina dan çıkıyoruz Samsun a kadar gidiyoruz. Karadan Kültür Gezileri de olacak. Amaç Türkiye nin Karadeniz ini gündeme getirmek; yatçıları oralara gitmeye özendirmek ve Karadeniz Turizmine bir parça katkı sağlamak. 30 Haziran 2017 Cuma ve 1-2 Temmuz 2017 C.tesi-Pazar Tuzla Viaport Marina da misafir oluyoruz. İsteyen reisler 30 Haziran 2017 Cuma dan tekneleriyle Viaport Marina ya gelebilirler. Güneyden gelecek tekneler 28-29 Haziran WIM e gelebilirler marina onları misafir edecek. 1 Temmuz C.tesi günü Tuzla Koyunda Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlanacak ve Denizlerdeyiz “Sevgi Çemberi” etkinliği yapılacak. Gecesi marina içinde bir restoranda yemekte beraber olacağız. 2 Temmuz 2017 Pazar günü marinadaki kokteylde DADDralli Karadeniz seyir/rota bilgilendirme kitapçığı, flama, tişört, kep vb. takdimi. 3 Temmuz 2017 P.tesi ilk konaklama yeri olan Poyrazköy BB na doğru yola çıkış. Rota: Viaport-Poyrazköy-Kefken- Akçakoca- Kozlu- Bartın- Cide- İnebolu- Çaylıoğlu- Sinop- Samsun- Gerze- Helaldi- İnebolu- Kurucaşile- Amasra- Ereğli- Kefken Adası- Poyrazköy- Viaport. Bölgedeki denizci dostlarımız ve yelken kulüpleri bizleri karşılayacak ve bağlanma olanağı sağlayacaklar. Ayrıca Selehattin Köroğlu reisimiz Yakakent teki yazlığında bizleri ağırlayacak. DADDralli Dostlarına teşekkür ederiz. Amasra(Safranbolu),Sinop(Erfelek) ve Samsun(Amasya, Hattuşşaş Antik Kent) da birer günlük kara gezisi yapılacak. DADDralli Karadeniz Rotasını Google Earth üzerinde görmek isterseniz: http://www.denizlerdeyiz.org/03-Rota/28-DADDralli_Karadeniz/28-DADDralli_Karadeniz.kmz 29 Temmuz 2017 C.tesi günü Viaport Marina ya dönülecek. 26 Günlük bir gezi olacak. 30 Temmuz Pazar günü Viaport ta ralli dönüş eğlencesi yapılacak. 31 Temmuz 2017 P.tesi WIM e geçeceğiz ve 7 Ağustos 2017 Pazartesi başlayacak DADDralli-Kuzey Ege ye hazırlanacağız. WIM bizleri misafir edecek. Yönetim Kurulu DADDralli Karadeniz 2017 Denizlerdeyiz Amatör Denizciler Derneği olarak ilk rallimizi Karadeniz’de yapma fikri DADD Başkanı Sayın Dr. Zafer Türkmen (Zafer Reis) tarafından ilk defa bizlere teklif edildiğinde; senelerdir büyük çoğunlukla Ege ve Akdeniz kıyılarında seyir yapmanın, hep aynı yerleri görmenin dışına çıkıp, yeni yerler keşfetme arzusu içimizde büyük bir coşku yarattı. Bunun yanı sıra derneğimizi çok kısa zamanda tanıyıp, destekleyen yüzlerce değerli Marmara, Ege, Akdeniz denizcisinin dışında yeşil Karadeniz’imizin denizcilerine de tanıtma, amatör denizciliğimizi ve özellikle yelkenciliği bu yöremizin güzel ve deniz sevdalısı insanları ile paylaşma, tanıtma, sevdirme ve yaygınlaştırma düşüncesiyle kabul edip hazırlıklarımıza başladık. Bu kapsamda; önce bir seyir planı yaptık. Bu sene Karadeniz kıyılarımızı Samsun’a kadar ziyaret etmeyi, önümüzdeki yıllarda ise tüm Karadeniz’in yanı sıra diğer kıyıdaş ülkeleri de gezmeyi planladık. 3 Temmuz 2017 Pazartesi günü Viaport Marina’dan başlayacak seyrimizde sırasıyla; Poyrazköy, Kefken Balıkçı Barınağı, Akçakoca, Kozlu, Bartın, Cide, İnebolu, Çaylıoğlu, Sinop, Samsun, Gerze, Helaldi, İnebolu, Kurucaşile, Amasra, Kdz.Ereğli, Kefken Adası, Poyrazköy limanlarının ziyaretini müteakip rallimizi 29 Temmuz 2017 günü yine Viaport Marina’da bitirmeyi planladık. Sonra ziyaret edeceğimiz yerlerdeki deniz ve yelken dostları ile yelken kulüpleriyle irtibata geçtik. Limanlarda ve balıkçı barınaklarında kalabilmek için yer, elektrik, su ve yakıt ihtiyaçlarımızın temininden gideceğimiz yörelerdeki görülecek yerlere geziler düzenlemeye, yapılacak dostluk ve protokol ziyaretlerinden yemek-eğlence organizasyonlarına kadar her türlü desteği gördüğümüz denizci dostlarımızın emeklerini ve sevgilerini her daim kalbimizde taşıyacağız. Ayrıca, ana sponsorumuz İstanbul Göz Hastanesinin her arzumuza anında koşan fedakar, güler yüzlü ve değerli çalışanlarına da emeklerinden dolayı teşekkürü bir borç biliriz. Bu arada KAYRA ve diğer deneyimlerini bizlerle paylaşarak çalışmalarımızda bizlere çok büyük katkılarda bulunan çok değerli duayen amatör denizci ağabeyimiz sayın Teoman Arsay’a da buradan bir kez daha şükranlarımızı arz etmek isteriz. Tabii bir taraftan da Denizlerdeyiz Whatsapp guruplarımızda ve DADD web sayfamızda DADDralli Karadeniz 2017 hakkında bilgilendirmelerde bulunurken katılmak isteyen reislerle de irtibata geçip, sorularını yanıtladık, katılımcı listemizi oluşturduk; Katılımcılardan Ferit Bulu Reis’in yakın akrabasının ağır hastalığında bulunması gerektiği, Ferdi Atabek Reis’in intikal seyrinde teknesinde çıkan arızalar, Nüvit İnal Reis’in yanına bir miço bulamamak, Hasan Basri Torun Reis aile bireylerinden birinin rahatsızlığı gibi nedenlerle ralliye katılamayacaklarını bildirmelerine üzülürken, Kemal Günal Reis’in en azından Poyrazköy’e kadar bizlerle seyretmesine sevindik. Tarihler kesinleşince Göcek, Marmaris, Foça vb. bölgelerden gelecek olan katılımcı reisler 30 Haziran 2017 tarihindeki toplanma yeri olan İstanbul Viaport Marina’ya doğru yola çıktılar. Bazı reisler İstanbul’a erken geldikleri için Zafer Reis’in West İstanbul Marina (WIM) ile irtibata geçerek bu reislerin WIM’de misafir edilmelerini sağlaması ralli daha başlamadan dayanışma ruhunu bize hissettirdiği kadar çok da mutlu etti. WIM’e vardığımızda başta Sayın Burçin Baylı’nın ve personelin sıcak ilgisi ile uzun seyrin ardından kendimizi adeta evimize gelmişiz gibi hissettirdi. Ama Burçin Beyin teknelerimize kadar gelerek bizleri ziyaretleri ve ihtiyaçlarımızı sorması harikaydı. 30 Haziran 2017 günü öğle saatlerinde WIM’den avara eden tekneler neredeyse hiç rüzgar olmayan havada, sakin bir denizde Viaport Marina’ya intikal ettiler. 1 Temmuz 2017: Viaport Marina/ Tuzla; 1 Temmuz 2017 sabahı Denizcilik Bayramımızı Tuzla koyunda Petunia, Turquoise, Aegean, Kaytaz, Mesel, İlkem, Moonlight, Minerva, Dragos ve Ana Ra Da teknelerinin katılımlarıyla sevgi çemberi oluşturarak coşku ile kutladık. Yakınlardaki tören alanındaki protokolün sahile gelip bizlere el sallamasına bizlerde sis düdüklerimizle selamlama yaparak cevap verdik. Sonrasında marinaya dönüp seyir hazırlıklarımızı yaptık ve dinlenmeye çekildik. Öğleden sonra DADDralli Karadeniz 2017 öncesi tanışma ve seyir brifingi amacıyla bir kokteyl düzenledik. Alkollü alkolsüz soğuk içeceklerimizi yudumlarken ralli hakkındaki sorularımızla sunum yapan Komodorumuz Zafer Reis’i hayli terlettik. Ama O’da bunun karşılığını içinde ralli tişörtlerimizin de bulunduğu üçer kağıt çanta dolusu hediyeyi o sıcak havada bizlere taşıtıp terleterek verdi. Akşamki hala tadı damağımızda kalan yemekte ise yeni tanışan reisler adeta kırk yıllık dost olmuşlardı bile. Sayın Teoman Arsay ile Sayın Nilgün ve Ali Gündüz’ün yemeğimize teşrif edip, bizlerle tatlı sohbetleri ise gecenin güzelliğine ayrı bir anlam kattı. Aslında DADDralli Karadeniz 2017nin başlangıcını 3 Temmuz 2017 Pazartesi günü olarak planlamıştık. Ancak yaptığımız değerlendirmede Salı günü Batı Karadeniz’de Romanya-Bulgaristan üzerinden gelecek olan sert hava ve yüksek denizlere yakalanmamak için rallimizin başlangıcını bir gün önceye almaya oy birliğiyle karar verdik. Burada Viaport Marina personelinin ve müdürü Sayın Mehmet Tunç’un üç gün boyunca hep yanımızda olması, her arzumuzun/ ihtiyacımızın karşılanmasındaki süratli desteği, yakın ilgisi ve dostluğu anılarımızdaki yerini hiç kaybetmeyecektir. Hele marinadan ayrıldığımız sabah havuzluklarımıza simit ve peynir bıraktırma inceliği unutulmazdı. 2 Temmuz 2017: Viaport Marina – Poyrazköy Etabı; Sabah saat 08:45’de Sayın Teoman Arsay’ın teknesi Mat’dan Viaport Marina müdürü Sayın Mehmet Tunç tarafından ateşlenen selamlama topuyla DADDralli Karadeniz 2017 resmen başlamış oldu. 09:15’den itibaren Komodorumuz Zafer Reis öncülüğünde Viaport Marina’dan avara ederek İstanbul Boğazına doğru rota tuttuk. Marmara’daki rüzgarsız seyrimizin sonunda İstanbul Boğazına girişte Fenerbahçe feneri açıklarında finiş çizgisine varan kalabalık yat gurubu arasındaki kıyasıya mücadelenin ortasında kalsak da reislerimizin yatların hiçbirine çapariz vermeden yarışı yerinde izleme başarıları takdirle karşılandı. Boğaz girişinde Viaport Marina’dan kalkan ekibe diğer marina/balıkçı barınaklarından gelen DADDralli Karadeniz 2017si katılımcıları da iştirak ettiler. Toplam 11 tekne turkuaz renge bürünen İstanbul Boğazını Anadolu yakasından geçerken bir daha anladık ki buradaki seyir ister yelkenle olsun ister motorla dünyanın en zevkli seyri. Şansımıza boğaz bizim geçişimiz sırasında deniz trafiğine kapalıydı. Biz de bunu fırsat bilerek zaman zaman orta hattan, zaman zaman da kıyılara yamanarak İstanbul’un incisinin güzelliklerini yudum yudum tattık. Poyrazköy’de bizleri Sahil Restoranın sıcak kanlı sahibi Mustafa Bey güler yüzle karşıladı. Tüm yatlar denizde yüzen ve tekneleri umursamayan insanların arasından dikkatlice geçerek restoranın ufak iskelesine birbiri üstüne aborda olurken Aegean teknedeki maskotları iki ufak Van kedisini günler sonra rahatlatmak için demirde kalmayı tercih etti. Böylece iki küçük kaçma meraklısı yaramaz bol bol güvertede koşuşturma ve oynama imkanı buldular. Akşam Sahil Restorandaki keyifli yemek sonrasında Petunia teknesinde değerli Kemal Günal bizleri saz dinletisi eşliğinde Karadeniz’e uğurlama türküleriyle coşturdu. Yattığımızda hala türküleri mırıldanıyorduk. 3 Temmuz 2017: Poyrazköy – Kefken Balıkçı Barınağı Etabı; Sabah 07:30’dan itibaren Poyrazköy’den avara ettik. WIM’e dönen İlkem teknesi ile vedalaşıp, ayrıldıktan sonra boğaz çıkışında Karadeniz bizleri yıldızdan gelen kaba denizleriyle karşıladı. Karadeniz’deki ilk durağımız olan Kefken’e kadar poyrazdan gelen beş bofor havada ilk yelken seyrimizi de yapmış olduk. Tabii Karadeniz bu; bir yandan yıldızdan gelen 50-60 metre genişliğinde ve 1,5 metre yüksekliğindeki dalgalarıyla teknelerimizi sallarken, diğer yandan poyrazın kısa aralıklı dalgalarıyla da çalkalıyordu. Yine de reisler ve tayfalar “Beni deniz tutmaz” diyen babayiğitleri bile bezdiren bu denizde gayet dayanıklı çıktılar. Akşam 17:15 gibi Kefken Balıkçı Barınağı önlerine geldiğimizde barınağa ilk gelen Ahmet Reis kuzey batı Karadeniz üzerinden ilk denizleri gelmeye başlayan fırtına nedeniyle barınakta yer sorunu olduğunu bildirdi. Ancak Ahmet reis ile Kefken’de bizleri misafir eden DADD’lı “Deniz’in Fatih’i” Fatih Tanış Reis hepimize yer sağladıklarını bildirince Komodorumuzun “DADD ralli tekneleri ilk hedefiniz Kefken Balıkçı Barınağıdır. İleri!” komutuyla sırayla barınağa rota tuttuk ve bağlandık. O gün ve gece boyunca rüzgar 31,3 knots’a kadar çıksa da mendireğin hemen ağzında kıçta kara olan tekneler herhangi bir sıkıntı yaşamadı. Kısa aralıklarla yağan yağmur da teknelerimizin üzerindeki tuzu yıkamış oldu. Fatih reis’in teknelere getirdiği Adapazarı yöresine özgü çikolatalı kabak şekerinin viskiye çok yakıştığını keşfederken, minik limon çamlarının görüntüsü de bu romantik ortamı iyice hoş bir hale getirdi. O anda, DADD’ı hayata geçirmekle; çeşitli platformlarda sanal ortamda buluşan denizcileri gerçek yaşamda bir araya getirmekle ne kadar doğru ve önemli bir karar verdiğimizi bir kez daha anladık. 4 Temmuz 2017: Kefken; Sabah kapalı ama ılık bir havada teknelerimizde kahvaltı sohbetleriyle gurup gayet neşeli idi. Mesel teknesinden Özlem Hanım Kefken’li olduğundan O’ndan yöreyle ilgili değerli bilgiler edindik. Tabii Fatih Reis’in organize ettiği öğle yemeği öncesindeki gezide Özlem Hanımın bahsettiği güzellikleri yerinde görme şansını yakaladık. Pembe Kayalardan izlediğimiz Karadeniz ve fırtına görüntüsü doğanın gücünün yanı sıra bizleri muhteşem güzelliğiyle de kendine hayran bıraktı. Bol bol fotoğraf çektirirken digital fotoğrafı bulanlara da hayır dualarımızı eksik etmedik. Yemeğimizi harika Kerpe Koyu manzarası eşliğinde Kerpe Diem restoranda yedik. Tabiri caizse muhabbetin dibine vurduk. Hakan Reis ve nazik eşi Deniz Hanım ile küçük kızları, tatlı cimcime, güzel Tuana’dan ayrılırken herkes duygulandı. Teknelerimize döndüğümüzde herkes gevşemiş ve mutlu idi. Tek üzüntümüz Ahmet Reis’in İnebolu’daki babasının düşüp kalçasını kırması ve Ahmet Reis’in apar topar İnebolu’ya gitmesi oldu. Ama Asterix geri kalan tüm ekibiyle Karadeniz’deki zorlu fırtına seyrine hazırdı. 5 Temmuz 2017: Kefken Balıkçı Barınağı – Kdz.Ereğli Etabı; Sabah 07:00’den itibaren Kefken Balıkçı Barınağından avara ederken kıçtan kara olan teknelerin hepsinin zincirlerinde, Poyrazköy’de Aegean’da olduğu gibi yoğun bir yosun tabakası sarılıydı. Yosunları temizleye temizleye zincir almak epey bir zaman alsa da herhangi bir sorunla karşılamadık. Bu aşırı yosunlanmanın nedeninin İstanbul Boğazında ve Karadeniz kıyılarımızda yeni ortaya çıkan turkuaz renge de sebep olduğu belirtilen algler olabileceğini düşündük. Karadeniz bizleri poyrazdan altı bofor hava ve kaba denizlerle karşılayarak hoşgeldiniz dedi. Hava ve deniz durumu Poyrazköy – Kefken etabındaki gibi olmakla beraber rüzgar bofor artmış, denizler de 2 – 2,5 metreye çıkmıştı. Her ne kadar ürkütücü olsa da kısa sürede alıştığımız ortamda güvertelerimize kadar denizlere girdikçe hem kendimize, hem de teknelerimize olan güvenimiz artmıştı. Bizler de Kefken Adasını bordalar bordalamaz Akçakoca rotasını tuttuk ve motorları durdurup yelken seyrine geçtik. Genelde altı bofor havada geçen seyirde camadanlı yelkenle hızımızın 8 knots’a kadar çıktığında zevk çığlıklarımızı tutamadık. Akçakoca’ya doğru aldığımız telefonla Akçakoca Balıkçı Barınağında yer sıkıntısı yaşayacağımızı öğrenince Komodorun direktifi ile rotalarımızı Kdz.Ereğli limanına çevirdik. Bu esnada Petunia’nın genoa ıskota köşesi yırtılınca Petunia ana yelkenle devam ettiği seyirde Kdz.Ereğli açıklarında sertleşen rüzgarda yedi bofor havayı kaçırdı. Tabii ikinci camadanda yaptığımız 9,7 knots hızı da. Liman girişinde bizleri Ereğli Yelken İhtisas Kulübü (EYİK) Başkanı Sayın Tümay Bakkaloğlu ve Sayın Sezai Çimenoğlu karşıladılar. Baba Tunca, Asterix ve Eleni Kdz.Ereğli limanı yakıt iskelesine aborda olurlarken diğer tekneler EYİK önündeki alana demirlediler. EYİK ilgililerinin sıcak karşılaması ve tanışma sonrasında yelken kulübünün botunu da DADD ralli ekibine tahsis etmeleri büyük incelikti ancak, ekip sert havadaki seyir sonrası yorgunluk nedeniyle akşam yemeklerini teknelerinde yedi ve dinlenmeye çekildi. 6 Temmuz 2017: Kdz.Ereğli; Sabah teknelerde kahvaltı sonrası temizlik ve bakım yapılırken Petunia genoasını bir otobüse yükleyerek onarım için Kaya Yelken/ İstanbul’a gönderdi. Öğlen ekip karaya çıkarak Kdz.Ereğli’nin yeşillikler içindeki sahilinde yürüyüşle Karadeniz pidesi yemek için ünlü pideci Hasan Kuru’ya gidildi. Pidelerin yanında muhabbet esnasında parmaklarını da yiyen ekip Göztepe semtindeki Erdemir lojmanlarının yemyeşil ağaçlık yolundan sahile inerek Kdz.Ereğli çarşısını da tavaf edip, Azim Konserve’den ünlü Osmanlı Çileği ve Portakallı Havuç reçellerini aldıktan ve Elpek bezi evini ziyaret ettikten sonra Bozhane semtindeki (Kdz.Ereğli liman bölgesi girişi) 1453’de İstanbul’un fethinin anısına dikilmiş olan anıt çınarların gölgesinde yemyeşil yapraklar altında çay ve kahve molası verdi. Yolda yürürken üzerimizdeki DADD armalı tişörtleri görenler bizi durdurup nereden geldiğimizi öğrenmek istiyor ve teknelerle geldiğimizi öğrendiğinde memnun olup meraklarını giderinceye kadar sorulara devam ediyorlardı. Daha önce Ereğli Demir ve Çelik Fabrikalarında (ERDEMİR) çalışmış olan Sevgi Reis tüm ekibe Ereğli’nin simit ve keş peyniri ikilisini de tattırarak tanıttı. Bu esnada DADD Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Reis DADD üyelerinin kışlama, bakım – onarım ve barınma ihtiyaçlarına yönelik Ustaoğlu Tersanesine bir inceleme ziyaretinde bulunmayı da ihmal etmedi. Akşam yemeklerini teknelerinde yiyen ekipler dinlenmeye çekildiler. Bu arada Dragos teknesine katılan Mehmet ve oğlu Baran Başaran reislerle filomuz daha büyüdü. 7 Temmuz 2017: Kdz.Ereğli – Kozlu Etabı; Sabah 09:30’dan itibaren önce yakıt alan DADDralli Karadeniz 2017 tekneleri, Petunia’nın onarımdan gelen genoasını da donatmasının ardından Kdz.Ereğli’den ayrıldılar. Ancak Turquoise demirinin admiralty tip büyük bir tonoz demirine takılması nedeniyle ancak gelen dalıç yardımıyla kurtulabildi. Burada sabahın erken saatleri olmasına rağmen hemen yardıma koşan ve dalgışları ayarlayan değerli Sezai Çimenoğlu’na şükran borçluyuz. Sakin ve rüzgarsız bir havada yeşil Karadeniz sahiline paralel güzel bir seyir ile 14:00 gibi Kozlu Balıkçı Barınağına intikalin sonunda geniş ve rahat bir giriş ile aborda/ kıçtan kara olma imkanına sahip küçük limana rahatlıkla bağlanıldı. Limanda Zonguldak Yelken Kulübü Başkanı Sayın Ümit Yonat ve Halil Acir Reis ile Kozlu’lu yelkenci gençler ve çocuklar tarafından karşılanmak ve her ihtiyacımızı düşünerek yardımlarını görmek DADD olarak ne denli sevildiğimizin ve değer gördüğümüzün muhteşem bir göstergesiydi. Bunu görmek ruhumuza daha bir şevk, gönlümüze ise büyük bir mutluluk verdi. Tüm tekneler bağlandıktan sonra Ümit Reis’in yaptığı programa göre Kozlu Liman Müdürünü de yanımıza alarak Zonguldak Belediyesinin DADDralli Karadeniz ekibine tahsis ettiği midibüs ile önce Kozlu Belediye Başkanı sayın Kerim Yılmaz’ı makamında ziyeret edildi. Karşılıklı güzel konuşmalar ve iyi dileklerden sonra DADD şildi ve flamasını takdim ettiğimiz Kozlu Belediye Başkanı da bizlere Kozlu’yu hatırlatacak anı objeleri verdi. Sonraki durağımız limanı tepeden gören harika bir mevkideki semaver bahçesi idi. Burada Karadeniz pidesi, çay ve limonata eşiliğinde Kozlu Belediyesince ağırlandıktan sonra Gökgöl mağarasını gezmeye gittik. Gökgöl mağarası Türkiye’nin en büyük ve uzun mağaralarından biri olmasının yanı sıra muhtelif renklerde iyi ışıklandırılmış, insanı çok etkileyen özel bir yer. Mağara turundan sonra kapandığı için Zonguldak Kömür Müzesi gezisini bir dahaki sefere erteleyerek, Zonguldak Limanına indik. Limandaki balıkçı barınağında Halil Reis’in çekeğinde kahve molasında dinlendikten sonra “Kelebeğin Rüyası” filminin çekiminin yapıldığı falezlere çıktık. Falezlere çıkarken geçtiğimiz artık yaya yolu olarak düzenlenmiş uzun madenci tünelinin loş ortamı tüm ekibi mest etti. Falezlerde dimdik yarların üzerinde ellerinde kamışlarla balık tutan korkusuz gençleri şaşkınlıktan ziyade endişe ile izleyip aramızda konuşurken Zonguldak’lı yaşlı bir amcanın “Trafik kazalarında yılda kaç kişi ölüyor, biliyor musunuz?” demesi üzerine, bu mantığa karşı hiçbir şey dememeyi yeğledik. Falezler yakınındaki Zonguldak Tenis Deniz İhtisas Kulübü kortlarını gezip gün batımını Zonguldak Fenerinin altında harika bir manzaraya sahip mükemmel bir mevkide konuşlu Maden Mühendisleri Derneğinde yaşadık. Buradaki yemekte tüm gece boyunca hoş sohbetleriyle bizleri ağırlayan Zonguldak Belediyesinin Sayın Başkanı Muharrem Akdemir ile birlikte olmanın mutluluğunu karşılıklı takdim edilen DADD plaketi ve flaması ile madenci heykelcikleriyle taçlandırdık. Zonguldak Belediye Başkanı tarafından minibüse kadar uğurlanmaktan onur duyan DADDralli Karadeniz 2017 ekibi ertesi günkü Bartın etabına hazırlanmak için limana dönüp, uykuya çekildi. 8 Temmuz 2017: Kozlu – Bartın Etabı; 09:30’da Kozlu limanında avara eden teknelerimiz değerli Ümit Yönet tarafından uğurlandı. Denizden şehre yakın seyrederek, Zonguldak’ın enfes manzarası eşliğinde kahvelerimizi yudumlarken 10 – 13 knots’lık poyrazda seyrin keyfini çıkardık. Aynı hava ve sakin bir denizde Bartın rotasında önümüze çıkan şirin Güzelcehisar koyunda demirleyip yemek ve yüzme molası verdik. Koya yaklaşırken jetskili bir genç teknelere yaklaşıp, koy ve derinlikler hakkında bilgiler verince demirlemek de o kadar rahat oldu. Yaklaşık 300 metrelik kumsal sahilde yerel halk denize girerken bir de küçük kafe mevcuttu. Ekipteki bayan reisler ilk deniz molasını burada verdiler. Denizin cazibesine dayanamayıp kendilerini Karadeniz’in serin sularına bıraktılar. Saat 16:00’da demir alan tekneler Bartın Çayına doğru seyre geçtiler. Sakin bir havada kısa bir seyir sonrasında tekneler Komodorun liderliğinde yaklaşık 100 – 150 metre aralıklarla pruva nizamında Bartın Çayına girdiler. Çay içinde alçak süratle seyrederken derinlikler genelde 3 – 6 metre arasında değişiyordu. İkinci gerilim hattına gelindiğinde direk yüksekliklerinin fazla olması nedeniyle geri dönülerek harika bir deneyim yaşadığımız Bartın Çayından çıkıldı. DADDralli Karadeniz 2017 ekibi için çayın hemen çıkışındaki Bartın limanında aborda/ kıçtan kara olunacak yer ayırıldığı bildirilmesine rağmen limanda pek rastlanmayan bir durum olsa da aynı anda dört geminin yükleme – boşaltma yaptığını ve teknelerimize yer olmadığını görünce Bartın ayağındaki temsilcimiz sayın Hüseyin Çoban ve sayın Muharrem Denizci ile irtibat kuruldu. Sahil Güvenlik Komutanlığı ile yapılan görüşmede liman içindeki askeri saha da dahil olmak üzere demirleme müsaadesi verilmesine rağmen söz konusu bölgenin gerek askeri saha olması gerekse limandaki gemilerin elleçleme faaliyetlerindeki gürültülerden ve liman giriş – çıkışlarından etkilenmemek için Tarlaağzı Balıkçı Barınağında gecelemeye karar verildi. Tekneler saat 17:30 civarında Tarlaağzı Balıkçı Barınağında kıçtankara oldular. Burada bizleri sayın Hüseyin Çoban ve sayın Muharrem Denizci karşıladılar. Tarlaağzı Balıkçı Barınağı giriş – çıkışı çok rahat, derinlikleri müsait ve her havaya kapalı, tek eksiği elektrik ve su olan bir barınak. Burada üstünü değiştiren ekip bir midibüs ile Bartın’da Kemal Samancıoğlu Etnoğrafya müzesi ziyaretinde bulundu. Kemal Samancıoğlu Bartın’da uzun yıllar belediye başkanlığı yapmış ve Bartın’a gönül vermiş bir cumhuriyet eğitimcisi. Müzede o yılların kültürüne ve yaşantısına uzandık. Müze ziyareti sonrasında Bartın Çayı kenarındaki bir restoranda akşam yemeğini yiyen DADDralli Karadeniz 2017 ekibi Tarlaağzı Balıkçı Barınağına dönerek istirahate çekildi. 9 Temmuz 2017: Bartın – Cide Etabı; Tarlaağzı Balıkçı Barınağından 08:30’dan itibaren avara eden tekneler öğlen saatlerinde belki de Karadeniz’in en güzel koyu olan Gideros Koyunda yemek ve yüzme molası için demirlediler. Böylesi güzel bir koy Ege’de bile yok desem yeridir. Amasra’ya çeşmi cihan dense de “Asıl çeşmi cihan bura mı ola?” demekten kendimizi alamadık. Kıyıdaki Nurcanım restoranın gönderdiği sandal ile sahile çıkıldı ve balık – köfteler bir güzel mideye indirildi. Hele tavada mısır unuyla kızartılan çarpanın (iskorpit) tadı hala damağımızda. Tabii Mesel teknesinin getirdiği ev yapımı acılı veya acısız buz gibi şalgam (!) sularıyla daha bir güzeldi. Nurcan hanım da bizlerle hemen kaynaşması ve candan davranışlarıyla gönlümüzde yer etti. Yemek sonrası yine sandal ile teknelerine geçen ekip kısa bir yüzme molasının ardından Cide limanına yelken bastı. Cide’de bizleri Sayın Erdem Güntepe ve Cide Liman Başkanı ile yerel basın mensupları karşıladılar. Kısa bir sohbetten sonra ekip gelen minibüs ile Rıfat Ilgaz müzesine ziyarette bulundu. Hababam Sınıfı ve o güzel günlerin anılarda canlanmasının ardından Cide içinde kısa bir tur sonrasında Han Bahçe isimli son derece otantik ve nostaljik bir kafede odun ateşinde demlenen çaylar ve közde pişirilen kahvelerle tatlı bir sohbete dalındı. Gece teknelere dönen ekibin mutlu ve biraz da yorgun sözleriyle teknelerde noktalandı. Cide’de Dragos teknesinde ekip değişikliği de yapıldı. Mehmet ve Baran Başaran hiç arzu etmeseler de İstanbul’a dönerlerken sayın Ali Çakmak ve sayın Sedat Kunduracı Rıza Reis’in yeni tayfası olarak yerlerini almışlardı bile. 10 Temmuz 2017: Cide – İnebolu Etabı; Kaytaz ve Turquoise teknelerinin yolda iki saatlik yüzme molası vermek için erken çıksalar da diğer tekneler saat 07:30’dan itibaren Cide Limanından avara ettiler. Çarşaf gibi bir Karadeniz seyri sonrasında İnebolu’ya 2,5 Nm. kala Kaytaz ve Turquoise’a mülaki olan ekip “Bizim başımız kel mi?” nidalarıyla kendilerini Karadeniz’in yeşil sularına bıraktı. Yüzüp serinledikten sonra Komodorun önderliğinde İnebolu Limanına intikale geçildi. İnebolu Limanında Petunia, Mesel, Turquoise ve Eleni limana, diğer tekneler de onların üzerine aborda oldular. Limanda DADDralli Karadeniz 2017 ekibini Sayın Yıldız Yılmaz, Sayın Mustafa Yaşar ve Sayın Hasan Gündüz karşıladılar. Ekip önce hep birlikte yüce Atatürk’ün şapka devrimini ilan ettiği tarihi Türk Ocağı’nı ziyaret etti. Normalde Pazartesileri kapalı olan Türk Ocağı bizler için özel olarak açılmıştı. Burada rehberimiz görevini aşkla yaptığına şahit olduğumuz, adeta bir piyes niteliğindeki heyecan dolu sunumları ve anlatımlarıyla bizleri o günlere götüren Sayn Nurhayat Ergün bizlere de canlılığını aşıladı. Ama Türk Ocağında en heyecan duyduğumuz an yüce önderimiz Atatürk’ün Sayın Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan balmumu heykelinin önünde çektirdiğimiz fotoğraf anı idi. Türk Ocağından sonra İnebolu’nun tarihini anlatan Kent Müzesini ziyaret ettik. Müze antik çağlardan başlayarak İnebolu’nun tarihini sırasıyla kavim kavim, devlet devlet ele alarak, üç katta koridorları takip edip erişilen odalar içerisinde betimleyecek şekilde çok güzel dizayn edilmişti. Bilgili rehberler eşliğinde dolaşılan ayrıca kısa filmlerle desteklenen müzede İnebolu’yu iyice tanıma olanağını bulduk. Müze gezimiz sonrası gelen minibüs DADDralli Karadeniz 2017 ekibini İnebolu’yu tepeden gören, çok güzel bir çay bahçesinde Karadeniz manzarası eşliğinde Haluşka (yöreye özel bir çeşit mantı), kızartılmış mantı ve etli ekmek yemeye götürdü. Yemeklerimiz ve çaylarımız eşliğinde sakin Karadeniz’i tepeden seyredip yorgunluk atmanın keyfine diyecek yoktu. Yemek sonrası kadınlar İnebolu çarşısını gezerlerken erkekler su ikmali ve temizlik/ bakım yapmak için teknelere döndüler. İnebolu’da Yıldız Hanım ile Mustafa ve Hasan Beylerden gördüğümüz ilgi ve dostluğun hafızalarımızda yer ettiğini söylemeden geçemeyeceğiz. İnebolu’da Baba Tunca ve Asterix tekneleri maalesef DADDralli Karadeniz 2017’den ayrıldılar. Ancak, aslen İnebolu’lu olan Asterix Kaptanı Ahmet Reis’in babasının İstanbul’daki tedavisini tamamlayıp, dönüş yolunda tekrar ekibe katılacağını bilmek çok güzel. 11 Temmuz 2017: İnebolu – Çaylıoğlu Etabı; Sabah saat 08:00’dan itibaren avara olan tekneleri pruvadan 10 knots civarında gündoğusu – poyraz ve sakin bir deniz beklerken, yaklaşık 20 Nm. sonra rüzgar yön değiştirmemekle beraber şiddeti önce dört Çatalzeytin’den sonra ise altı bofora çıktı. DADDralli Karadeniz 2017 tekneleri de yelkenler fora diyerek kaba denizlere rağmen sıkı bir orsa keyfini yaşadılar. Bu havada kafadan gelen kaba denizlerin artık Karadeniz’e iyice alışmış olan mürettebatı pek etkilediği söylenemese de “bel inceltme” hareketleri açısından oldukça etkiliydi. En güzel tarafı ise artık hemen hemen tüm mürettebatın Karadeniz’in dalgalarına alışmış ve deniz tutması konusunda daha rahat hissettiklerini görmekti. Çaylıoğlu’nda teknelerimizi Sinop Yelken Kulübünden Sayın Volkan Güney ile akrabası olan Sayın Erdoğan Erkaymaz karşıladılar. Oldukça geniş ve girişi rahat olan Çaylıoğlu Balıkçı Barınağında teknelerin kıçtankara olmasını müteakip Ayancık’tan limanda DADD tekneleri için hazır bekleyen tankerden motorin ikmali yapıldı. DADD Tişörtlerini giyildi ve rıhtımda bizleri bekleyen minibüs ile dar ancak yemyeşil dağ yollarından Ayancık gezisine gidildi. Ayancık’da deniz kenarındaki bir çay bahçesinde oturup çay, limonata ve bira eşliğinde yorgunluk attıktan ve düzenlenecek 1. Geleneksel (!) Tavla Partisinin eşleşmeleri belirlendikten sonra şirin kasabada küçük bir tur atıldı. Sahil boyunca günümüze ulaşmış birkaç tane 150 yıllık ahşap Ayancık ev örneklerini de gördük. Tur sırasında Ayancık’a özgü işlemeli keten bezlerinin sergilenip satıldığı Ayancık Kaymakamlığı Köyler Birliği El Sanatları Sergi ve Satış Merkezi özellikle hanımların ilgisini çekti. Tur sonunda hep birlikte akşam yemeği yenildikten sonra yine bir minibüs ile teknelere dönüldü. 12 Temmuz 2017: Çaylıoğlu – Akliman Etabı; Sabah Sinop/ Akliman’a olan seyrimizde bizlere eşlik edecek Ayancık’lı dört arkadaşımızı beklerken kahvaltılarımızı yaptık. Misafirleri alacak Petunia, Mesel ve Aegean dışındaki tekneler limandan ayrıldılar. Bu arada kıyıdaki Almanca konuşan birisiyle Mesel teknesinden Kubilay Reis’in İngilizce ile takviyeli çata pat Almanca konuştuğunu gördük. Haliyle konuşma sıkıntılı geçerken, adamın yabancı olduğundan gayet emin olan Kubilay Reis bir taraftan da sevgili eşi Özlem Reis’e Türkçe olarak ve yüksek sesle “Ya çattık! Adam buranın muhtarı galiba, ama yabancı. Ya sabır, ya sabır!” diye konuşuyordu. Adam ise adeta kendinden geçmiş bir halde sürekli konuşurken, bizlerin Norveç’li olduğumuzu sanığını, ne zaman geldiğimizi, nereye gideceğimizi soruyordu. Kubilay Reis de Özlem Reis’e dönüp “Özlem, adam bizi Norveç’li sanıyor. Herhalde kendisi de oralı ki bize kanı kaynadı.” derken yanlarından geçen İsmail Reis de bir soru üzerine sohbetin bir kısmına İngilizce katıldı. Adam sohbet arasında uzun yıllardır Çaylıoğlu’nda yaşadığını, hatta karşı mendirekte gösterdiği kayığın kendine ait olduğunu, balık tutmayı sevdiğini yarım yamalak Almancasıyla anlattı. İsmail Reis Kubilay Reis’e “Bu adam nereli?” diye sorunca Kubilay Reis’in “Sanırım Norveç’li.” demesi üzerine İsmail Reis “Allah Allah! Norveç nere bura nere!” diyerek arkasını dönüp ayrıldı. Kısa bir sessizlik sonrası adam Kubilay Reis’e dönüp “Aaaa! Siz Türk müsünüz?” dedi. Adamın teknelerimizde bulunan kocaman şanlı Türk Bayraklarına rağmen nereden geldiğimizi anlamamasına mı, on dakikadır 2-3 Türk’ün birbirlerini Norveçli sanıp İngilizce, Almanca yırtınmalarına mı gülelim şaşırdık. Ancak, Kubilay Reis konuşmanın başından beri Özlem Reis’e dönüp adamın anlattıklarını o kadar tercüme etmesine ve kendi aralarında geçen Türkçe konuşmalara rağmen O’nu anlamayıp, İsmail Reis’in ilk Türkçe konuşmasında Türk olduğumuzu anlamasına cidden çok bozuldu. Denizci dostlarımızın gelmesiyle tekneler hareket hazırlığı verdiler. Dört yeni denizci ikişer ikişer Petunia ve Mesel teknelerine geçtikten sonra sırasıyla Çaylıoğlu Balıkçı Barınağından avara ettik. Tabii sabah güneşin denizde doğuşunu fotoğraflamak için uykusundan fedakarlık eden Kaytaz çoktan ufukta kaybolmuştu bile. Seyrin ilk iki saati sakin ve rüzgarsız havada geçerken, sonra çıkan 17 – 18 knots’lık poyrazda full yelken orsa seyriyle hem bizlerin hem de yeni mürettebatın keyfi yerine geldi. Seyir boyunca tekneler birbirine yakın seyrederek bol bol fotoğraf ve film çekilme imkanı verdiler. Saat 15:00’dan itibaren Akliman’a demirleyen DADDralli Karadeniz 2017 ekibi aynı zamanda Sinop Karadeniz Yelken Kulübü (SKY) Yönetim Kurulu üyesi de olan Volkan Güney rehberliğinde botlarla alınıp önce Hamsilos koyu yürüyüşü sonrasında ise minibüs ile Sinop’a gidildi. SKY’ye bir tanışma ziyaretinde bulundu. SKY Başkanı Sayın Oğuz Özcü’nün SKY’yi tanıtım konuşmasının ve karşılıklı anı objeleri verilmesinin ardından SKY yöneticileriyle birlikte çay partisine geçildi. Bilahare kısa bir şehir turundan sonra yine SKY tesislerinde hep birlikte akşam yemeği yiyen ekip teknelerine dönerek istirahate çekildiler. 13 Temmuz 2017: Akliman – Sinop; Akliman gündoğusu hariç hemen her havaya kapalı bir doğal barınak. Girişin hemen kuzeyindeki kayalık ile ana kara arasına yapılan kısa mendirek sayesinde koyun kuzeyinde demirleyen tekneler doğulu rüzgarlardan da korunmuş oluyorlar. Ancak koyun için girecek olan dalgaların yaratacağı solugan az da olsa rahatsızlık verebilir. Saat 08:30’dan itibaren demir alan DADDralli Karadeniz 2017 tekneleri sakin bir hava ve denizde seyirle 10:30 gibi Sinop Limanında yelken kulübü yakınındaki alanda kıçtan kara oldular. Tekneler kıçtankara olmaları sonrasında sevgili Volkan’ın ayarladığı tankerden su ve yakıt ihtiyaçlarını giderdiler. Sevgili rehberimiz Volkan Güney yapılan gezi programı gereğince ekibimizi ilk olarak şehrin giriş kapısındaki Diyojen Heykeline, sonra tarihi Sinop Cezaevine götürdü. Sinop Kalesinin güney kısmında II. Abdülhamit tarafından 1882 yılında yaptırılan, şiirlere, şarkılara, öykülere konu olmuş cezaevi şu anda müze olarak halka açık olarak kullanılmakta. Firar etmenin olanaksızlığının yanı sıra Sabahattin Ali, Burhan Felek, Refik Halit Karay, Kerim Korcan, Zekeriya Sertel gibi birçok ünlü isme de ev sahipliği yapmasıyla ünlenmiş cezaevi özellikle hücreleri ve zindanıyla hepimizi derinden etkiledi. Cezaevinden sonra Sinop şehir turu atan ekip bu kentimize özgü bir çeşit çörek olan “nokul” almayı da ihmal etmedi. Tur sırasında Alaaddin Camii, İsfendiyaroğlu türbesi, Sinop Pazaryeri gibi tarihi alanlar ilgimizi çeken yerlerden birkaçı idi. Teknelere dönmeden yediğimiz Sinop’a özgü yarısı tereyağlı ve cevizli, diğer yarısı sarımsaklı yoğurtlu mantının tadı hala damağımızda. Sinop çok etkileyici bir şehir. Karadeniz’de hem kuzeye hem güneye bakan sahilleriyle iki farklı iklimi yaşayan, koyları, bol plajları ile sayfiye yerlerine sahip Türkiye’nin en mutlu şehri seçilip insan akınına uğramış bir yer. İyi ki gelmişiz diyeceğiniz bir şehir. Bizde öyle dedik. Teknelere döndüğümüzde Samsun Yelken Kulübü’nden Arno ve Kuğu teknelerinin Sinop – Samsun etabımızda DADDralli Karadeniz 2017 teknelerine katılmak üzere limanda yanımızda kıçtan kara görmek bizler için çok hoş bir jestti. Yeni gelen reislerle tanışıp hemen kaynaştık. Gece bir taraftan teknelerde rakı sohbetleriyle geçerken diğer yandan tavla partisinin ilk maçları başlamıştı bile. 14 Temmuz 2017: Sinop ve Erfelek; DADDralli Karadeniz 2017 ekibi bu sabah Erfelek’teki bıktıran kahvaltıyı yemek için aç beklemeyi tercih ederken, Komodor Zafer Reis DADD Yönetim Kurulundan Azmi ve İsmail Reisleri yanına alarak, Sayın Oğuz Özcü ve Sayın Volkan Güney’in de katılımıyla saat 09:00’da Sinop Belediye Başkanı Sayın Baki Ergül’e kısa bir ziyaret gerçekleştirdi. Sinop ve belediyece yaptırılması planlanan Yat Limanı Projesi hakkında değerli bilgiler edinirken karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Bizlerin de DADD olarak her türlü katkıda bulunmaya hazır olduğumuzu beyan ettiğimiz görüşmenin sonunda iyi niyetler ve dileklerle dernek şildi ve flamasını takdim ettiğimiz Sinop Belediye Başkanı Sinop’un simgesi olan bir çektirme maketini derneğimize sundu. Belediyeden dönüşte DADDralli Karadeniz 2017 ekibini Erfelek’e götürecek minibüsümüz limanda bizleri bekliyordu. Çeşitlerinin fazlalığı ve yedikçe tekrar tekrar getirilmesiyle ünlü bıktıran kahvaltı Erfelek Öztürk Restoran’a neşeli kısa bir yolculuktan sonra eriştik. Bizler için bahçesinde uzun bir masa hazırlatmış olan Sayın Sabahattin Öztürk son derece sempatik, şakacı ve kırk yıllık dostlar arası bir muhabbetle bizleri karşıladı. Çok geniş çeşitlere sahip kahvaltıda tekrar tekrar istediğimiz sahanda yumurta, sahanda sucuk ve yeşil salata ile Belediye Başkanının da mutlaka almamızı salık verdiği “kış armudu pekmezi” harikaydı. Burada son çaylarımızı içerken sabahki ziyaretimizin Sinop Belediyesinin web sayfasında yerini aldığını görmek de hoştu. Tıka basa yediğimiz kahvaltıdan sonra zar zor yürüyerek minibüse binerken bu halde nasıl dolaşacağımızı tartışırken rehberimiz Volkan Güney gitmekte olduğumuz Erfelek Şelalelerinde hiçbir şeyimizin kalmayacağını söylese de pek inanmadık ama gerçek olduğunu görmek güzeldi. Erfelek Şelaleleri tam bir doğa harikası. Dolaşmak için toplam 28 küçük şelaleden oluşan bir yürüyüş ve tırmanma parkuru düzenlenmiş. Buz gibi suyun içerisinde ayaklarımız dona dona yürürken, yeşilin her çeşidinin güzelliğinde de ruhlarımız yıkandı adeta. Rıza Reis’in tüm şelalelere tırmanarak zirveye çıkma isteğine ekipten diğer iştirak edenler de olunca rehberimiz Volkan’a da onlara katılmak düştü. Erfelek Şelalelerinde yorulmak bir yana tersine dinlenmiş ve huzur bulmuş olan ekip tekrar Sinop’a döndüğünde kent müzesinin kapalı olması nedeniyle bunu bir sonraki geziye erteleyerek, rotayı tarihi Sinop Kalesine çevirdi. Kalenin kısa turunu da güneşin ufka indiği saatlerde nefis Sinop manzarası eşliğinde kalenin limana bakan burcundaki kafede bira eşliğinde tamamlayan DADD Karadeniz Rallisi ekibi hep bir ağızdan attığı “DADD Ralli” nidalarıyla da Sinop’ta artık iyice tanınmış oldu. Bıktıran kahvaltının yarattığı tokluk hala geçmeyen ekip akşam teknelerine geçerken Reis Hanımlar da közde mısır eşliğinde sahil yürüyüşü gerçekleştirdiler. Akşam Sinop halkının büyük ilgisine mazhar olan teknelerimizde bir yandan halk ile sohbetlere dalarken diğer taraftan tekneleri gezmek ve görmek isteyenleri mutlu ettik. Özellikle bir kadının “Sizleri burada görmek ne büyük mutluluk. Hep Ege’ye, Akdeniz’e gitmeyin. Buralara da gelin. Bu denizler de bizim. Bayrağımızı burada böyle görmek ne mutluluk. Bizim çocuklara da bunu gösterin, özendirin. Hoşgeldiniz hepiniz.” sözleri üzerine gelecek yıl daha kalabalık olarak geleceğimizi, aynı duyguları taşıyarak geldiğimizi, DADD’ın anlamının Anadolu’yu çevreleyen üç denizden geldiğini ve Karadeniz’in bizim olduğunu göstermek, amatör denizciliği Karadeniz insanına da hatırlatmak, tanıtmak, sevdirmek ve yaygınlaştırmak için burada olduğumuzu anlattık. Ancak bu duygusal söyleşide bulunurken; “Karadeniz’de ne yapacaksınız? Gelin benimle. Ege’ye inelim. Ege ve Yunan adalarında yemek, içmek ve deniz daha güzel.” vb. sözlerle DADDralli Karadeniz 2017’ye katılacak arkadaşlarımızın aklını çelmeye çalışan kardeşlerimiz doğal olarak aklımıza geldi. İçimizde bir hüzün hissederken ne kadar doğru bir karar verdiğimizi ve ülkemizin her kıyısını, denizini, insanını kucaklayan davranışımızın ne kadar önemli ve değerli olduğunu bir kez daha anlamanın mutluluğuyla gözlerimiz doldu. 15 Temmuz 2017: Sinop – Samsun Etabı; Bugün Samsun’a mesafemiz 72 Nm. olunca sabah 05:00’da avara ederek Sinop’u güzel anılarla arkamızda bıraktık. Liman çıkışında kaba ancak fazla rahatsız etmeyen alçak dalgalarla bizleri karşılayan deniz ve 2 bofor rüzgar yaklaşık bir saat sonra apaz- geniş apaz bir seyre imkan verince pupa yelken Samsun’a seyre geçildi. Saat 15:30’dan itibaren Samsun önlerine varan tekneler Samsun Yelken Kulübü (SYK) rıhtımına kıçtankara oldular. SYK Başkanı Sayın Ertekin Sezer ve yönetim kurulu üyeleri tarafından karşılanan teknelere gelir gelmez sunulan ev yapımı soğuk naneli limonataların yarattığı rahatlama hissi ise paha biçilmezdi. Akşam DADDralli Karadeniz 2017 onuruna verilen kokteyl ve yemekte Samsun’lu denizci dostlarla sıcak dostluklar kuruldu, paylaşılan maceralar ve anılar kahkahalarla geceye damga vurdu. 16 Temmuz 2017: Samsun ve Bafra; Samsun’daki ilk gün sabah 09:00’da SYK tarafından verilen serpme kahvaltı ile başladı. Kahvaltı sonrası Samsun ve Karadeniz’deki yelkencilik, yelken kulüplerinin sorunları, DADD’ın söz konusu hususlarda ne gibi destekleri olabileceği vb. konularda dalınan koyu sohbetimiz geziye götürecek minibüsümüzün hazır olduğu haberiyle noktalandı. Yüce Atatürk’ün izindeki DADD olarak ilk ziyaretimizi Bandırma Vapuruna yaptık. Maalesef tarihi vapurun aslına sahip çıkamayan devletimizin hiç olmazsa yaptırdığı replikasını gezdiğimiz vapurda duygularımız da üst safhaya çıktı. Adeta o günlerde yaşamış gibi tüylerimiz ürpermedi desek yalan olur. Bol bol fotoğraf çektirirken Bandırma Vapuruyla aynı alanda sergilenen eski top, mayın ve torpidolar da ayrı bir tarihin simgeleriydi. Bir sonraki durağımız antik Amisos kenti kalıntıları idi. Amisos Tepesi ya da eski adıyla Baruthane Tepesi, MÖ 3. yüzyıla tarihlenen ve 28 Kasım 1995 tarihinde keşfedilen küçük bir sit alanı olarak karşımıza çıktı. 2004-2005 yıllarında yapılan kazılarda Helenistik Dönem‘e ait olduğu saptanan tümülüslerin Pontus Krallığı‘nın üst düzey yönetici ailelerinden birine ait olduğu düşünülen bir mezar yapısı olduğu tespit edilmiştir. Mezar odalarında yapılan kurtarma kazılarında Amisos Hazinesi adı verilen bir takım gömütler de bulunmuş ve bu buluntular günümüzde Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi‘nde sergilenmektedir. Üç adet tümülüsdeki mezar odaları biz gittiğimizde ziyarete kapalı idi. Tümülüslerin bulunduğu tepede bol bol resim çektirdikten sonra Sayın Sabahat ve Selahattin Köroğlu’nun misafiri olarak Bafra pidesi yemek için Bafra’ya doğru yola çıktık. Bafra girişinde Dönerhan Restoranda bizi karşılayan Selahattin Reis tüm hazırlıkları yaptırmıştı. Koyu bir sohbet eşliğinde yenen ve markası tescilli özel Bafra pidelerinin bugüne kadar yediğimiz en güzel pidelerden biri olduğu ekibin ortak fikriydi. Her bir tekneye birer kutu yöresel Bafra nokulu da hediye eden Selahattin Reis daha sonra DADDralli Karadeniz 2017 ekibini Köleoğlu Fındık Çiftliğini ziyarete götürdü. Sayın Özer Akbaşlı gibi bir denizci yönetiminde kurulan ve idare edilen çiftlik halen eski usul fındık yetiştiriciliği yapılan ülkemizde modern metodlarla tarım yaparak üreticilere örnek teşkil etmek ve yol göstermek amacıyla kurulmuş olup, gördüklerimiz ve duyduklarımızla bizlerde hayranlık uyandırdı. İkram edilen vodkalarımızı yudumlarken, 2017 Dünya Fındık Üreticileri Sempozyumunda misafir bilim insanlarını da çiftlikte ağırlayacak olan Özer Reis yaptıklarının ve zihniyetinin ancak bir denizcinin yapabilecekleri olduğunu, aksi halde bunları başaramayacaklarını kesin bir dille anlattı. Artık hava kararmaya başladığından Özer ve Selahattin reislere veda eden ekip teknelere dönerek dinlenmeye çekildi. 17 Temmuz 2017: Samsun ve Amasya; Samsun’daki ikini günümüzde programımızda Havza, Amasya ve Ladik gezisi vardı. Sabah teknelerde yapılan kahvaltıdan sonra bizleri SYK önünden alan minibüsümüz ilk olarak Havza’daki Atatürk Evine götürdü. Yüce Atatürk’ün !9 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığı ilk gelişinde Havza’da bir müddet kalarak, bölgedeki Kuvaayı Milliye ruhunun oluşumunu ateşlediği, yönlendirdiği ve kaplıcalarında da tedavi gördüğü sırada kaldığı tarihi bina halka açık bir müze haline getirilmişti. Havza ziyaretinden sonra Osmanlı Devletinin sonu, Türk Kurtuluş Savaşının ve Türk İnkılabının başlangıcından gerilere doğru; Osmanlının sancakları arasında çok önemli bir yere sahip olan şehzadeler kenti Amasya’ya doğru yola çıktık. Şehre varınca Amasya Kalesini ziyarete gittik. İlk olarak Harşena (Amasya) Kalesine gitmek hem henüz yorulmadan yüksek kaleyi tırmanırken yeterli güce sahip olmanın avantajını, hem de Yeşilırmak’ın kenarına kurulmuş Amasya’nın muhteşem manzarasını seyrederken şehri tanımayı kolaylaştırması açısından çok önemli. Kale olarak aslında pek bir şey kalmış demek çok zor. Sadece eski kaleye ait bazı duvarlar ile üzerinde yazmasa ne olduğunu anlayamayacağımız bir hamam vb. bir iki odacık kalmış durumda. Ancak en tepe noktadan Amasya’nın manzarası o kadar güzeldi ki, sıcak öğle güneşinin yakıcılığına rağmen dakikalarca hayran hayran izledik. Ancak birçok medeniyetlerce kullanılmış olan tarihi kalenin bakımsızlığı, çevresinin piknik artıkları ve bira kutularıyla dolu harap halini, bu tarihi değerimize Kültür Bakanlığının ve Amasya Belediyesinin ilgisizliğini gösteren bir ayıp olarak üzüntü ile karşıladık. Harşena Kalesinden sonra Amasya çıkışında bulunan Ferhat ile Şirin Müzesini ziyaret ettik. Efsaneye göre Ferhat o tarihlerde Amasya Valisi olan Beyin kızı Sirin’e aşık olur. Şirin de Ferhat’a aşıktır. Vali Ferhat’a Şirin’i kendisine ancak bir şartla vereceğini söyler; o zamanlar şehrin dışında olan suyu şehre getirebilirse.Buun üzerine Ferhat eline bir balyoz alır ve başlar dağların kenarından şehre kadar su yolu açmaya. Su yolunun şehre çok yaklaştığını ve Ferhat’ın başaracağını gören Vali Ferhat’a adamlar gönderir ve Şirin’in öldüğünü söyletir. Ferhat acıya dayanamaz ve oracıkta hayatına son verir. Bunu duyan Şirin de Ferhat’ın öldüğü yere gelir ve sevdiğinin öldüğünü görünce oradaki kayalıklara tırmanarak kendini aşağıya atarak intihar eder. Müzenin bulunduğu yerde gerçekten de şehre doğru uzanan kayalık dağ boyunca yaklaşık bir buçuk metre derinliğinde bir metre genişliğinde su yolu vardı. Müzede de Ferhat ile Şirin’den Kerem ile Aslı’ya, Leyla ile Mecnun’dan Romeo ve Juliet’e kadar dünya tarihine/ literatürüne geçmiş tüm ünlü aşıkların anlatıldığı öyküleri bulunmakta. Ferhat ile Şirin Müzesinde kısa dinlenmenin ardından Amasya’nın yerel yemeklerinin tadına bakmak için Yeşilırmak kıyısındaki Amaseia Mutfağı adlı lokantaya gittik. Sıcak ve yorgunluktan halsizleşen vücutlarımızı burada yediğimiz yöresel ve lezzetli yemekler ile tekrar canlandırdıktan sonra hemen yanındaki Şehzadeler Müzesini ziyaret ettik. Komodorumuzun ısmarladığı dondurmalarımızı Yeşilırmak boyunca yiyerek, II.Beyazıt Külliyesine gittik. Ancak külliye restorasyonda olduğundan gezemedik ve bir sonraki durağımız olan Amasya Müzesine doğru yola çıktık. Müzede Amasya tarihini ve etnografik değişimlerini izlerken en çok ilgi çeken ise mumyalardı. Samsun’a dönüşümüzü Ladik üzerinden yaptık. 5000 yıllık köklü bir tarihe ve yerleşik hayat kültürüne sahip, torf madeni ve turna balığıyla ünlü Ladik Gölü kıyısındaki belediyeye ait tesislerde verilen kısa çay molasında Ladik Belediye Başkanı Selim Özbalcı ile de sohbet imkanı bulduk. Dinlenmenin ardından vatandaşların hibe ettiği ambarlarla kurulan ve dünyada tek olduğu belirtilen, bünyesinde 800 yıllık tarihi barındıran Ambarköy Açık Hava Müzesini ziyaret ettik. 2010 yılında dönemin kaymakamı tarafından yörede bulunan tahıl ambarlarının buraya getirilmesi projesi ile açık hava müzesi oluşturulmuş. Proje kapsamında ilçe merkezine iki kilometre uzaklıktaki 13 bin 700 metrekare alana kurulan Ambarköy’de 25 tahıl ambarı, köy konağı, su değirmeni, han, kapalı müze, köy kahvesi ve bölgeden toplanan tarihi taş ve ürünler bulunuyor. Müzede bulunan ambarlardan bir tanesi tarihsel boyutuyla diğerlerinden ayrılıyor. 700-800 yıllık olduğu tahmin edilen Ayvalı Köyü Ambarı isimli tahıl ambarında Hazreti Süleyman Peygamber’e ait olan altı köşeli yıldız şeklindeki “Süleyman Mührü” işlemeli 800 yıllık kapı bulunuyor. Geçmişle gelecek arasına köprü kuran, buram buram tarih kokan bu açık hava müzesi ahşap mimarisi açısından Osmanlı dönemi özelliklerini yansıtıyor. Eskiden kullanılan alet ve eşyaların yer aldığı Ambar Müze’de tozlanmış etnografik 427 eser sergileniyor. Elektriğin olmadığı dönemlerin ışık kaynağı gaz lambalarından, haberlerin dinlendiği eski radyolara, tedavülden kalkan paralardan, kurmalı telefonlara kadar müzede eski adına yok yok. Kağnı arabalarından yayıklara, beşiklerden, çeyiz sandıklarına, tahta asker bavullarından testilere, heybelerden örgü makinelerine kadar müzeye eskiye dair her şeyi bulmak mümkün. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kullanılan tarihi camekanlı dolapları görmek apayrı bir duygu idi. İlk köy enstitülerimizden Akpınar Köy Enstitüsü’nde kullanılan dolaplar ve ders eşyaları ise o dönemlerdeki dünyada eşi benzeri olmayan kalkınma ve eğitim modelinin nasıl işlediğini anlamamıza ışık tutan bir tarih ve sosyoloji harikasıydı. Ancak, dünyada tek ve böylesine değerli bir müzenin tamamen ilgisiz ve bakımsız halini görmek gerçekten kalplerimizi kanattı. İlgililerle konuştuğumuzda herkes Samsun Büyükşehir Belediyesinin sorumluluklarını yerine getirmediğinden yakınsa da aslında bu acınası durumun; kültürüne, tarihine, sanatına sahip çıkamayan, eğitimi sosyal hayatımızda son sıralara koymuş bir dünya görüşü ve yönetim anlayışının ürünü olduğu gerçeğini çok açık ve üzülerek duyumsadık. 18 Temmuz 2017: Samsun; 19 Temmuz’dan itibaren gelecek olan kuvvetli fırtına nedeniyle birkaç gün daha Samsun’da kalma kararı alan DADDralli Karadeniz 2017 ekibi yorucu geçen onca günden sonra bu sıcak günü teknelerinde bakım tutum ve dinlenmeye ayırdılar. Tekneler yıkandı, silindi ve akşam Mesel teknesindeki Kubier, Rakubi ve DADD şarabı eşliğindeki koyu muhabbete hazırlandı. 19 Temmuz 2017: Samsun; Rüzgarlı ve sıcak bir havada bazı tekneler dinlenmeyi tercih ederken diğerleri Samsun’da şehir turuna çıktılar. İlk olarak Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’da çıktığı ve Milli Mücadelenin başlangıcına şahitlik eden tarihi iskeleye gittik. Türk Milletinin yeniden doğuşunu ölümsüzleştirmek için yüce Atatürk ve arkadaşları balmumu heykelleri ile canlandırılmışlardı. İskeleden sonraki durağımız Atatürk’ü şaha kalkmış atı üzerinde canlandıran ünlü Samsun Onur Anıtı idi. 1928 yılında Viyana‘da başlayan heykelin yapım süreci 1931 yılında sonlanmış ve Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından tunçtan yapılan, 8,85 metre yüksekliğindeki heykel kaidesine 29 Ekim 1931 tarihinde dikilmiştir. 15 Ocak 1932 tarihinde resmî açılışı yapılan heykelin güzelliği ve heybeti karşısında bir kez daha onu yaptıran Samsun Halkına şükran duyduk. Atatürk Caddesinden yolumuza devam ederek Samsun Kent Müzesi’ne ulaştık. 12 Şubat 2013 tarihinde ziyaretçilere açılan müze Türkiye’de müzeler içerisinde önemli bir konuma sahiptir. Samsun şehrinin sosyal, tarihi, kültürel, coğrafi ve ekonomik yapılarına ilişkin bilgiler, malzemeler ve belgeler tarihi değerlerini korurken modern teknolojiler kullanılarak son derece düzenli ve güzel bir şekilde sergilenmektedir. Tarihi Kentler Birliği‘nin jüri özel ödülüne layık görülen müze, 2015 yılında düzenlenen XX. Luigi Micheletti Ödüllerinde finale kalarak Avrupa’nın en prestijli altı müzesi içerisinde yer almıştır. Müzeden çıktıktan sonra kentin ünlü Çiftlik Caddesinde keyifli bir yürüyüş gerçekleştirdikten sonra Gazi Müzesini de ziyaret ettikten sonra ihtiyaçlarımızı da alıp günün yorgunluğunu atmak için teknelerimize geldik. 20 Temmuz 2017: Samsun; Fırtınanın geçmesini beklerken birkaç tekne SYK yakınındaki Amazon Köyüne bir gezi düzenledik. İsmini Temiskira (Terme ilçesi) Gölyazı Beldesi’nde yaşadıkları düşünülen Amazonlardan alan yapay köyde, anaerkil bir toplum olan amazonların yirminin üzerinde temsili heykelleri, kabartmaları, günlük yaşamlarından kesitler ve eşyaları yer alıyor. Tek memelerini rahat savaşmak için kesen, ok, yay ve çift ağızlı balta gibi silahlar kullanan amazon toplumu, efsanevi kadın savaşçılar olarak biliniyor. 21 Temmuz 2017: Samsun – Gerze Etabı; Nihayet fırtınanın dinmesiyle Samsun’dan dönüşe geçmek için avara ettik. Daha liman çıkışında DADDralli Karadeniz 2017 teknelerini karşılayan kaba denizler geçen fırtınadan kalanlardı ancak, az da olsa etkilerini seyir boyunca hissettirdiler. Liman çıkışında 15-17 knots esen günbatısı – lodosta rüzgarı genel itibariyle 30-40 dereceler arasından alarak Gerze’ye seyre geçtik. 25-26 knots’lara çıkan rüzgarda 30-35 derecelere kadar yatan teknelerimizle tam arma yelken açtık ve küpeştelerden aşan sularla çok keyifli seyir yaptık. Mesel genoa mandar yakasını roller arabasına bağlayan kuşağın kopması sonucunda genoasını indirip, seyre ana yelkenle devam ederken, seyir sonuna doğru Eleni de pervanesine takılan cisim nedeniyle şaftında vibrasyon olduğunu söyledi. Kurtulmak için yaptığı tornistan manevra sonrasında ileri yolda rahatladığını belirtince tekrar yola devam edildi. Kaytaz’ın olası bir sorunda yardımcı olmak için Eleni ile seyretmesi DADDralli Karadeniz 2017 ekibinin dayanışmasını göstermek açısından güzel bir örnekti. Gerze’de kıçtankara olan yine teknelerimizi artık ekibin bir üyesi olan sevgili rehberimiz Volkan karşıladı. Gerze merkez nüfusu yaklaşık 14.000 olan Sinop’a 39 km uzaklıkta, sessiz, şirin bir sahil şehri. Bugün Gerze pazarının kurulmuş olması nedeniyle taze meyve – sebze ihtiyacını karşılamak isteyen ekip Gerze Belediyesinin tahsis ettiği minibüs ile kısa bir şehir turu yaparak pazaryerine gittik. Alışverişleri bitirdikten sonra teknelere malzemeleri bırakıp Belediyenin akşam yemeği için yapmış olduğu nazik daveti gereğince yöreye özgü “kulak hamuru” (yarısı cevizli, yarısı yoğurtlu mantı) yemek için limandaki restorana gittik. Bizleri Gerze Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürünün ağırladığı yemekte kulak hamurunun lezzeti hala damağımızda doğrusu. Yemek sonunda gelen dondurmalarla serinlerken son olarak ikram edilen çaylarla günün yorgunluğunu bir nebze de olsa atarak teknelerimize döndük. Sahilde yürüyen ekibin hanımları Gerze’ye özgü ahşap el yapımı oyuncaklara kayıtsız kalamadı ve torunlar için satın alındı. Volkan’ın gece de olsa ayarladığı tankerden yakıt ikmalini tamamlayan ekip istirahate çekildi. 22 Temmuz 2017: Gerze – Akliman Etabı; Sabah ilk önce Eleni’nin pervanesine takılan naylonu çıkarmak üzere İsmail Reis denize atladı. Naylon pervanenin öncesindeki halat kesici tarafından neredeyse tamamen parçalanmış olduğundan kalan parçalar da kolaylıkla temizlendi. Şaftta ve pervanede bir sorun görülmemesi üzerine hazır denize girilmişken tüm teknelerin alt kontrolları da yapıldı ve makine deniz suyu kinistinleri (valf girişleri) de temizlendi. Gerze’den çıkışta da bir önceki günkü sert ve pruvaya yakın esen rüzgarlı hava devam ediyordu. Drone çekimi için tüm tekneler tam arma yelken basarak pruva nizamında yelken seyriyle Akliman’a doğru rota tuttuk. Yolda Gerze yerel basınından “Vitrin Haber”in web sayfasında drone tarafından çekilmiş fotoğrafımız eşliğinde haberimizi okumanın keyfini yaşadık. Yine bol heyecanlı ama bir o kadar da zevkli bir seyirle, tramola üzerine tramola atarak Akliman’a vardığımızda yorgunluğumuz da yüksekti. Bu etaptaki tek üzücü olay Turquoise’ın ana yelkeninin sert rüzgarda dikiş yerinden yaklaşık 20 cm. kadar sökülmüş olmasıydı. Limanda demirleyen teknelerde yapılan kontrollerde Kaytaz’ın da genoasının UV’sinde yer yer açılmalar görüldü. Erkekler yardımlaşma ile üç teknenin bakıma gidecek yelkenlerini 17-19 knots arası esen rüzgarda indirip katlamaya çalışırken, kadınlar da akşam kıyıda yapılacak piknik için kısır, sarma, mısır ekmeği, irmik tatlısı gibi yiyeceklerin hazırlığına giriştiler. Foça’daki DADD üyesi Ahmet Semiz’e ait Nelea teknesinin kaptanı olan Sinop’lu Zeki Amca’nın gelişi ile DADD’lı birlikteliğini pekiştiren ekibe kıyıya çıktığımızda Bafra’dan gelen Selahattin Reis ve nazik eşinin de katılımıyla neşemiz doruğa çıktı. Selahattin Reis yine yapacağını yapmış ve bafra pidesinden sonra bu sefer de gözlemeler ve iç pilavla soframızı doldurup taşırmıştı. Sevgili Volkan ve kuzeninin davetimizi kırmayıp, tüm işleri arasında bizlere katılmıyla daha bir mutlu olduk. DADD’ın yarattığı dostluğun manasını iyice hissettiren koyu bir sohbet eşliğinde, kestane ve sedir ağaçlarının altında gün batımında yenen yemek bizlere bir defa daha “Ne iyi ettik de Karadeniz’e geldik” dedirtti. Hava kararınca “DADD Ralli” nidalarıyla teknelerimize dönerken hepimiz günün yorgun mutluluğunu doyasıya hissediyorduk. Bu arada sevgili Volkan onarılmak üzere Kaya Yelken’e gidecek olan yelkenleri çoktan İstanbul otobüsüne teslim etmişti bile. 23 Temmuz 2017: Akliman – Helaldı (Güzelkent) Etabı; Sabah yedi tekne geldiğimiz Akliman’dan beş tekne olarak çıkarken çoğu zaman erken çıkan Eleni ve Kaytaz yolu yarılamıştı bile. Genel pruva istikametinden gelen 12-15 knots’lar arasında esen rüzgarda sakin bir seyir ile Helaldı Balıkçı Barınağı’na vardık. Tüm tekneler geniş limana aborda olurlarken, Aegean kedilerini rahatlatmak maksadıyla liman içinde demirledi. Sinop, Türkeli ilçesine bağlı küçük bir köy olan Helaldı da bizleri artık çok alışmış olduğumuz Volkan’ın yerine Çaylıoğlu – Akliman seyrinde DADDralli Karadeniz 2017 ekibine katılan Ayancık’lı Onur Bey ve değerli eşi karşıladılar. Kısa süre sonra gelen minibüs ile Helaldı’ya gittik. Burada Köy Muhtarı ve Balıkçı Barınağı Başkanı ile birlikte Tuncay Bozkurt Tesislerinde yediğimiz yemekte ikram edilen yöreye özgü bir çeşit cevizli gözlemeler nefisti. Yemek sonrası köy içinde çıktığımız turda karşılaştığımız düğün alayına DADDralli Karadeniz 2017 ekibi olarak bizler de iştirak ettik. Düğün alayının ortasında damadın babasının davulcu ve zurnacının arasında bir taraftan oynarken diğer taraftan yanında tepside getirilen rakıdan içiyor olması bile ekibi gördüğü köçek kadar etkilemedi. Kendini tutamayan Atik Reis ise köçeğe rakip olmaya soyunsa da köçek yere konan rakıyı ters köprü kurarak yerden ağzıyla almasıyla, adeta “Orada dur bakalım Reis” der gibiydi. Köy turu sonunda yeni dostlarından ayrılarak teknelere dönen ekip geceyi Mesel’deki “rakubi” eşliğinde sohbet partisi ile noktaladı. 24 Temmuz 2017: Helaldı – İnebolu Etabı; Sabah Aegean teknesi avara etmeden yapılan kontrolde, bir gün önce dibinden yağ sızdıran makine yağlama yağı müşiri uzatma parçasının neredeyse kopmak üzere kırık olduğu görülmesi üzerine geçici bir çözümle makine seyre hazır edildi. Helaldı çıkışında bizleri Karadeniz’de karşılaştığımız en sakin hava bekliyordu. Yunuslarla birlikte yaptığımız seyirde Aegean telsizden Mesel’e hızını sorduğunda aldığı cevap çok hoştu; “15 DP” (DP – Dolphin Power). Tüm tekneler neredeyse sıfır havada İnebolu’ya sakin bir seyirle vardık. İnebolu’da halatlarımızı Asterix teknesinden Ahmet Reis ile Yıldız Yılmaz ve Mustafa Yaşar aldılar. Gelirken babasının rahatsızlığı nedeniyle ralliden ayrılmak zorunda kalan Ahmet Reis’den babası hakkında güzel haberler almak herkesi mutlu etti. Kısa bir dinlenmenin ardından gelen minibüs ile önce İnebolu Belediyesine ziyarete giden DADDralli Karadeniz 2017 ekibini Belediye Başkanı Sayın Engin Uzuner’in ilçe dışında olması nedeniyle Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Fevzi Sünnetçi karşıladı. Karşılıklı güzel konuşmalar ve iyi dileklerden sonra DADD şildi ve flamasını takdim ettiğimiz İnebolu Belediye Başkan Yardımcısıı da bizlere İnebolu 9 Haziran 1921 anısını içeren tabak takdim etti. Ziyaretin ardından İnebolu Nezihe Battal Kültür Evine gidildi. Kültür Evinde yörenin etnografik yapısı ve kültürü ile ilgili tarihini inceleme imkanı elde ettik. Bilahare Ahmet Reis’lerin denize bakan bir tepede bulunan bahçesine giderek biraz dinlenme ve serinleme fırsatı elde ederken bahçedeki erik ve fındıkların tadına bakmayı da ihmal etmedik. Ahmet reis’in topladığı ve bizlere paylaştırdığı erlikler daha sonra seyir sırasında bol bol kulaklarını çınlatmamıza da neden olacaktı. Bahçeden çıkan DADDralli Karadeniz 2017 ekibinin sıradaki ziyaret durağı İnebolu’yu 495 metre yükseklikten gören Geriş Tepesi idi. Tepedeki, Karadeniz’de Rum Pontus’luların kurduğu ruhban okullarından biri olan manastıra ait harabeler rehberimiz Hasan Gündüz anlatmasa görmemize imkan yok denecek durumdaydı. Geriş Kafe’de enfes İnebolu manzarasını seyrederek, ayran ve çay eşliğinde günün yorgunluğunu atan ekip için artık teknelere dönme zamanı gelmişti. Limanda Eleni Teknesinde Muttalip ve Murat Reis’lerin yaptığı kıymalı makarna ve Turqouise Teknesinden Zeliha Reis’in yaptığı taze fasulye eşliğinde akşam yemeğini yiyen ekibin kadınları kısa bir şehir turuna çıkarken erkekler sancak gemisi Petunia’da sohbete girdiler. Bu arada işleri nedeniyle seyrin geri kalanına da istirak edemeyecek olan Ahmet Reis gece İnebolu’dan ayrılıp İstanbul’a seyre geçti. 25 Temmuz 2017: İnebolu – Kurucaşile Etabı; Sabah onarımdan gelen yelkenlerini basan ve su ikmalini yapan tekneler saat 10:00 gibi İnebolu’dan ayrılarak sancak kıç omuzluğumuzdan gelen ve 12 – 22 knots arası poyrazda güzel bir seyirle Kurucaşile’ye vardık. Limanda kıçtankara olan teknelerimizi karşılayan ahşap yatçılığımızın duayeni ve Türkiye’deki en büyük kazancı olan Sayın Hüseyin Çoban ile Kuracaşile Çok Programlı Anadolu Lisesi öğretmeni Sayın Engin Atmaca ve nazik eşi Sayın Yıldız Atmaca halatlarımızı aldılar. Kısa tanışmanın ardından ahşap yatçılığımız ve atölyelerimizi tanımak maksadıyla DADD için düzenlenen tura katıldık. Tur kapsamında önce bölgede bulunan üç ahşap tekne imalathanesini gezdik. Bilahare Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı ve İşkur tarafından desteklenen, Bartın Üniversitesine ait “Denizde Yenilikçi Yaklaşımlar İle Sürdürülebilir Mesleki Eğitim Projesi” kapsamında bölgedeki tekne imalatına yönelik öğrenciler ile arzu eden ustaların güncel teknolojileri takip ederek teknik bilgilerini arttırmalarına yönelik hizmet veren atölyeyi ziyaret ettik. Daha sonra Kuracaşile Çok Programlı Anadolu Lisesi Gemi Yapım Alanını gezerken bu okulun bölgede ahşap tekne inşasına yönelik babadan oğula geçen tekniklerin dışında bilimsel sistemleri öğrenen ustaların yetiştirilmesi maksadıyla Sayın Hüseyin Çoban’ın gayretleriyle 1996’da açıldığını öğrendik. Daha sonra benzerleri de açılan okulun maalesef adının “Çok Programlı Anadolu Lisesi” olarak değiştirilmesi nedeniyle artık tanınmaktan ve amacının anlaşılmasından uzaklaştığı üzücü bir durumdu. Okulda öğrencilerin stajları sırasında yaptıkları dingiler ile piratlardaki sağlamlık dikkatimizden kaçmazken inşa etmekte oldukları daha büyük ve yuvarlak hatlı tekneler ustaların yaptıklarını aratmaz nitelikteydi. Son olarak Tekkeönü Köyündeki Çoban Denizcilik’e ait “Cobana Boat” tesislerini gezerek Sayın Hüseyin Çoban’ın dizayn ve inşa ettiği ahşap kompozit yelkenli tekneler hakkında da bilgi alan DADDralli Karadeniz 2017 ekibi havanın da iyice kararması ile birlikte köy kahvesine geçti. Yöredeki ustalarımızın değerli eşleri tarafından bizler için hazırlanan ve bayram günlerine has “Konak Çıkarmaya” (yöresel yemeklerle kurulu sofra)’ya hep birlikte oturduk. Sofrada bölgeye ait tavuğun içine yufka ile ceviz karışımının doldurularak yapılan “Tavuk Doldurma”dan bulgurlu lahana sarmasına, pazı dolmasından et soteye, tavuktan yağlamaya, turşudan kıymalı böreğe, sütlaçtan samsa tatlısına kadar kuş sütü dışında yok yoktu. Ayran ve çaylar eşliğinde ustalar ile sohbet ederek yenen yemek sonrası seyirde yenmek üzere yanımıza verilen yemekler yediklerimizden fazla idi. Teknelerine gelen ekipten kimileri dinlenmeye çekilirken, Aegean sevgili Yıldız ve Engin Atmaca ile müzik ve rom eşliğinde tatlı bir sohbete geçtiler. 26 Temmuz 2017: Kurucaşile – Amasra Etabı; Amasra seyri de neredeyse sıfır havada başladı. Denizin durumundan istifade eden teknelerden Eleni ile Dragos limandan erken ayrılmanın avantajı ile güzel bir koyda deniz molası verirken diğer teknelerin ekipleri Amasra’da kendilerini Karadeniz’in serin sularına bıraktılar. Akşam üzeri gelişimizi haber alan Amasra Sahil Güvenlik Gurup Komutanı Petunia teknesinde DADDralli Karadeniz 2017 ekibine bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyarette yatları Karadeniz’de görmekten duydukları memnuniyeti iletirken her sıkıntılı veya ihtiyaç halinde kendilerini aramamız ve önümüzdeki yıllarda düzenlenecek rallilerde önceden haber verilmesi durumunda her türlü desteğin de sağlanacağını belirttiler. Ziyaret sonunda DADD flaması takdim edilen Komutan da Amasra Sahil Güvenlik Gurup Komutanlığı kepi ve kupası hediye etti. Saat 17:15’de Sayın Hüseyin Çoban rehberliğinde Amasra gezisine çıkan ekip ilk olarak Amasra’nın kurucusu Kraliçe Amastrist’in limandaki heykeline gittik. Burada kent tarihiyle ilgili bilgiler aldıktan sonra hemen bitişikteki kale kapısından Amasra Kalesine girdik. Kale eski dönemlerde olduğu gibi hala içinde yaşam olan evlerle dolu. Özellikle nefis manzarası ve içindeki tarihi eserlerle ayrı bir yeri olan tarihçi Sayın Necdet Sakaoğlu’nun evinde Necdet Bey tarafından anlatılanlar Amasra hakkında öğrendiklerimizi tamamladı. Gezimiz sırasında Amasra Kaymakamı ile de karşılaşarak tanışma ve derneğimizi tanıtma fırsatı bulduk. Kaymakam Bey de, o anda hemen arkamızda yer alan, eski bir kiliseden dönüştürülen Fatih Camisinde şehri savaşmadan teslim alan Fatih Sultan Mehmet’in buyruğu üzerine cuma hutbelerinde imamın hala elinde bir kılıç ile minbere çıktığını ve o halde hutbesini okuduğunu, bunun da Türkiye’de tek olduğunu anlattı. Kalenin bir parçası olan ve ana karaya “Kemere Köprü” ile bağlı adayı da gezdikten sonra değerli Hüseyin Çoban’ın ısmarladığı dondurmalarımızı yiyerek Amasra müzesine gittik. Müze kapalı olmasına rağmen DADDralli Karadeniz 2017 ekibinin gezmesi için özel olarak açıldı. Yeni restore ve organize edilen müze sadece Amasra’nın değil tüm Karadeniz Bölgesinin tarihi hakkında aydınlatıcı şekilde düzenlenmiş ve beğeni toplayan bir yapı durumunda. Burada bir Rum’a ait olan ve üzeri Yunan alfabesiyle yazılı eski bir mezar taşını okumaya çalıştığımızda aslında sözcüklerin Türkçe kelimeler olması çok ilginç idi. Geziyi bitiren ekip artık iyice acıktığından ünlü Amasra Salatası eşliğinde taze balık ve rakı ile günün yorgunluğunu atmak için Mustafa Amca’nın Yeri’ne gittik. Her ne kadar yer ayırtmış olsak da restoran yine doluydu ve masamızın hazırlanması için 15 – 20 dakika beklemek zorunda kaldık. Yemek sonrası artık yerli ürünlerden ziyade hediyelik Çin malları satılan Amasra’nın ahşap el sanatları sokağından geçerek teknelerimize döndük. 27 Temmuz 2017: Amasra – Kdz.Ereğli Etabı; Sabah erkenden denize açılan tekneler pruvadan 9 – 12 knots esen hafif lodosta Kdz.Ereğli’ye doğru seyre geçtiler. Sakin geçen seyir sonunda akşamüzeri 15:30’da itibaren Kdz.Ereğli limanında petrol iskelesine aborda olan Kaytaz, Turquoise ve Dragos’a yakıt olmadığı, saat 18:30 gibi geleceği söylenince diğer tekneler yakıtın gelmesini limanda demirde beklediler. Hava durumunun beklenenden önce sertleşmesi durumunda; Karadeniz’in ünlü “Kestane Karası” fırtınasında bile çok korunaklı olan, Tersaneler Bölgesindeki her havaya kapalı iç limana gitmeye karar veren tekneler “Akçakoca’da siklon yaşanıyormuş ve hareket istikameti Kdz.Ereğli” diye haber gelmesi üzerine kendilerini garantiye almak için anılan limana intikal ederek, demirlediler. Gece rüzgar zaman zaman 27 knots’lara kadar artış gösterse de genel olarak sakin geçti. 28 Temmuz 2017: Kdz.Ereğli; Sabah saatlerinde 6 – 10 knots’larda eğlenen rüzgar 09:30 civarında 20 dakika kadar süren bir siklon ile aniden bindirdi. Yoğun bastıran yağmur altında barınak içinde rüzgarın 30 knots’a çıktığını gördüğümüzde dışarıda 40 knots’larda olduğu açıkça anlaşılabiliyordu. DADDralli Karadeniz 2017 teknelerinin gayet güvenli ve iyi demir tutan liman içinde herhangi bir sıkıntı yaşamamaları herkesin güvenini tazelerken “Rüzgar kesse de yağmurun romantizmini yaşasak.” dedirtti. Kdz.Ereğli limanındaki yakıt istasyonuna motorinin geldiğini ve vermeye hazır olduklarını duyduğumuzda hareket hazırlığı vererek sırasıyla demir alıp, yakıt iskelesine doğru seyre geçtik. Yakıtını alan tekneler EYİK önünde limanda demirlediler. Bu arada Aegean’ın çok çalışarak hızlı eriyen pervane tutyasını değiştirmek için çağırılan dalgıç daha sonra Turquoise, Mesel ve Eleni teknelerine de giderek karina, şafy, pervane temizliği ile kontroller yaptı. Kısa bir dinlenme sonrasında EYİK’in misafiri olarak Sayın Metin Akman ve Sayın Alp Demir Zorlu’nun ev sahipliğinde Bozhane Balıkçı Barınağındaki balık restoranlarına gittik. Burada DADDralli Karadeniz 2017’ye ailesindeki bir rahatsızlık nedeniyle katılamayan Sayın Ferit Bulu da iştirak etti. Hem DADD flamasını teslim aldı hem de DADDralli Karadeniz 2017 tişörtünü giydi. Sohbetler ve kahkahalar eşliğinde geçen gecenin sonunda Ferit Bulu tarafından teknelerine bırakılan ekip ertesi günkü seyir öncesi uykuya çekildi. 29 Temmuz 2017: Kdz.Ereğli – Kefken Adası Etabı; Sabah Dragos ve Aegean teknelerinin getirdiği simit ve keşlerle kahvaltılarımızı yaptıktan sonra Kdz.Ereğli’ye “Önümüzdeki yıl görüşmek üzere” diyerek demir aldık. İlk saatlerde 14 – 20 knots batı – kuzey batı esen rüzgar ve genel kuzey yönünden gelen kaba denizlere doğru yelken basarak seyir yaptık. Önceki günkü fırtına artığı denizlerin dalga genişliği 25 – 30 metre, yüksekliği ise bir metre kadar olunca çok da rahatsız etmeyen denizde seyir keyifliydi bile. Akşam saat 19:00 civarında Kefken Adasına vardığımızda iyice acıkmıştık. Bir önceki akşam burada sucuk ve köfte sözü veren Dragos ekibi önceden gelip mendirekteki Kıyı Emniyetine ait sac pontona aborda olup, hazırlıklara başlamıştı bile. Denize girerek yorgunluk atan ekip Komodor tarafından pontona taşındığında yemek dumanı tüter vaziyetteydi. Dumanı üzerinde sucuk ve köftenin yanı sıra Sevgi Reis erişte ve karpuz, Zeliha Reis Kavun ile yemeğe katkıda bulunurken, Atik Reis’in getirdiği rakı, şarap ve Barbagianni uzosu ile iyice gevşeyip tatlı bir sohbete giriştik. Tabii pontonda yanımızdan ayrılmayan şirin köpecik de bol bol nasibini aldı. 30 Temmuz 2017: Kefken Adası – İstanbul Etabı; Bugün seyrin son günü ve marinalara kadar uzun bir seyir yapacak olmamız sebebiyle sabah 05:00 – 06:00 arası demir alarak seyre başladık. Şile açıklarında atışlar olduğunu ve saha dışından olacak şekilde sahilden sekiz deniz mili açıktan geçecek şekilde seyretmemizi isteyen Sahil Güvenlik dışında bir olayla karşılaşmadan10 knots civarında bir rüzgar ile sakin bir seyir yaparak saat 14:00 civarında İstanbul Boğazına girdik. Pırıl pırıl güneşli ve tertemiz bir havada kimi tekneler boğazın sancak, kimi tekneler ise iskele tarafından geçmeyi tercih ettiler. Geldiğimizi duyan sevgili Muhsine Şengöz Anadolu Hisarı’ndan fotoğraflarımızı çekti. Çok keyifli bir boğaz geçişinin ardından Marmara’da bizleri bekleyen 18 – 20 knots’lar civarındaki poyrazda Petunia, Kaytaz ve Eleni WIM’e doğru rota tutarlarken, Turquoise, Mesel ve Aegean da Viaport Marinaya dümen kırdılar. Dragos ise Poyrazköy’de kalmayı tercih etti. Ekipler saat 17:00 – 18:00 arasında selametle marinalara vardılar. Her iki marinada da marina personeli tarafından heyecanla beklendiğimizi görmek bu marinalar ile işbirliği yapmakla ne kadar doğru bir seçimde bulunduğumuzu gösterirken bizleri de bir kez daha fazlasıyla mutlu etti. Hele hele Viaport Marina müdürü Sayın Mehmet Tunç’un akşamki Şevval Sam konseri için bizlere yer ayırtmış olması yok mu? Tek kelimeyle muhteşemdi. Konserde hem yorgunluk atan hem de coşan Mesel, Turquoise ve Aegean ekipleri mutluluğun zirvesine çıkmışlardı. 31 Temmuz 2017: Viaport Marina/ Tuzla; Günü dinlenip temizlik ve bakım tutumla geçiren ekip akşam Viaport Marina’da buluştu. Marina Müdürü Sayın Mehmet Tunç tarafından akvaryum gezisine götürülen DADDralli 2017 ekibi o sıcak havada sualtı dünyasının serin ortamına kendilerini bıraktılar. Daha sonra ofis ön bahçede ağırlanırken herkesin yüzü gülüyor ve anılar neşe içinde paylaşılıyordu. Çay ve kahvelerle koyulaşan muhabbet saat 20:00’den itibaren Viaport AVM içinde bulunana Boşnak Restoranda yenen kapanış yemeği ile devam etti. Yemekte de konuşulanlar tabii ki yaşadığımız anılar, anılar, anılar idi. Herkesin ortak düşüncesi ise; bir tek sorun, bir tek anlaşmazlık yaşamaksızın, herkesin sevgi dolu, mutluluk dolu harika bir ralli gerçekleştirdiğimiz idi. DADDralli Karadeniz 2017’nin en denizci teknesi olarak oybirliği ile S/Y Eleni seçildi. Değerli Muttalip ve Murat Reislerin küçük tekneleri ile ralli boyunca diğer tüm teknelerden daha fazla yelkenle yol almaları, denizle olan mücadeleleri, disiplinleri, her sabah hiç fire vermeden yaptıkları doğa yürüyüşleri ve diğer ekiplere topladıkları şifalı otlarla hazırlayıp getirdikleri kantaron yağı bu onuru fazlasıyla hakkettiklerinin göstergesiydi. Yardımlaşmanın, dostluğun bu kadar ileri derecede olduğu topluluklar ve faaliyetler hakikatten zor bulunur, ama biz bunu başarmıştık. Sadece yelken rallisi değil, aynı zamanda limanlarda ve şehirlerde kültür gezileri de düzenlemiştik. Yelken kulüpleri, belediyeler vb. kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, asıl halk ile birlikteliğin keyfini yaşamıştık. Teknelerimizde onları ağırlamış hatta birlikte seyir yapmıştık. Çok değerli dostluklar edinmiş, amatör denizciliğimizin tanıtımına, sevdirilmesine ve yaygınlaştırılmasına hizmet etmiştik. En önemlisi de halkımıza ve Karadeniz’e çıkmaya çekinen amatör denizcilerimize Ege ve Akdeniz dışında da amatör denizciliğin, yelkenciliğin yapılabileceğini göstermiştik. Denizlerimiz bizler orada bayrak dolaştırırsak bizim, bizler oraları sahiplendiğimiz ölçüde bizden sonraki nesiller tarafından da sahiplenilecektir. Bu görev sadece Deniz Kuvvetlerimizin değil, başta amatör denizciler olmak üzere tüm Türk denizcilerinindir. Karadeniz yeşilliği, serinliği ve farklı deniz/ dalga yapısı ile bambaşka ve çok sevdiğimiz bir deniz. Çok sevdik ve ayrılırken içimizi bir hüzün kapladı. Tesellimiz ise gelecek yıl tekrar bu yeşil ve serin sulara, yemyeşil bitki örtüsüne gelecek olmamızdı. Tabii gelecek sefer Samsun’da bitmeyecek, tüm Karadeniz’i kapsayacak. Bu duygu ve düşüncelerle nasıl geçtiğini anlamadığımız yemek sona ermiş bizler sarmaş dolaş önümüzdeki yıl düzenleyeceğimiz DADDralli Karadeniz 2018 hakkında konuşa konuşa teknelerimizin/evlerimizin yolunu tuttuk.
Giderken ve dönerken bu limanlar ve aradaki birçok koya uğranacak.
Denizlerdeyiz Amatör Denizciler Derneği
İSİM
TEKNE ADI
Zafer – Belgin Türkmen
Petunia
Azmi – Zeliha Özer
Turquoise
İsmail – Sevgi Tümer
Aegean
Atik – Nedret Kaytaz
Kaytaz
Kubilay Başkonuş – Özlem Ozan
Mesel
Ahmet – Mustafa Kabaalioğlu, Burak Döneray, Leo Kolff
Asterix
Ali Rıza Kadiz
Dragos
Muttalip – Murat Altuner
Eleni
Mustafa- Tunca Ertör
Baba Tunca
Ferit Bulu
Bulu
Ferdi Atabek
Free Dolphin
Kemal – İlknur Günal
İlkem
Hasan Basri Torun
Bochacu
Nüvit İnal
Escape
DADDralli-Karadeniz 2017 Görselleri